Yılmaz’ means ‘dauntless’. ‘Argüden’ means ‘honorable’, ‘guide for integrity’ and is pronounced as ‘argue then’, as in the phrase “if you don’t agree, argue then.”
  • Beni Takip Edin
  • Follow Me
Stratejist, Yönetim Kurullarının Doktoru Strategist, Governance Guru

Dünyada Bir İlk!
Belediye Yönetişim Karnesi

Dr. Yılmaz Argüden ve ekibi, belki de dünyada ilk kez geliştirdikleri özgün metodoloji ile objektif ve somut verilere dayanarak belediyelerde yönetişim kültürünü inceledi.

Yaşadığı dönemde ‘dünyanın en önemli düşünce insanı’ olarak görülen Peter Drucker’a ölümünden yaklaşık 10 yıl kadar önce bir gazeteci ‘en iyi kitabının hangisi olduğunu’ sorar. Drucker, düşünmeden “Önümüzdeki ay çıkacak olan” yanıtını verir. İlk duyulduğunda bir pazarlama oyunu olarak algılansa da, Drucker ‘en iyinin henüz yapılmamış’ olduğu inancındadır. O yüzden de çalışmaya, çaba göstermeye son nefesini verene kadar devam eder. Bu çabanın sonucunda da hayatı boyunca yazdığı 40’a yakın kitabın, üçte birini hayatının son 10 senesinde 85 yaşından sonra tamamlar.

Ortak Hareket, Geniş Katılım

İnsanoğlu, hayatının hiçbir döneminde bulduğuyla yetinmeden, daha iyisine özlem duyar. İşte bu özlemi, çabaya ve emeğe dönüştüren, halinden ‘rahatsız’ insanlar da dünyaya değişimi, yeniliği, inovasyonu getiren insanlar olarak öne çıkarlar. Bu çabanın bireysel, değil de birbiriyle etkileşim halinde hareket eden geniş kitleleri de içermesi hem etki alanlarını genişletmiş hem de farklı modellerin oluşturulması ihtiyacını yaratmıştır. Mevcudu yeterli bulmayarak sürekli daha iyisini düşünerek, çaba gösteren insanlardan biri de Dr. Yılmaz Argüden. Özellikle kâr amacı gütmeyerek kurduğu Argüden Yönetişim Akademisi kapsamında sınırlı kaynaklarla, daha iyisini oluşturmanın liderliğini yapıyor; sürekli düşünüyor, düşündürüyor, araştırıyor ve üretiyor. Dr. Argüden, yönetişimi, ‘toplumların, faaliyetlerini yönetmek amacıyla kullandığı politik, ekonomik ve yönetsel irade” bütünü olarak tanımlıyor. VUCA dünyasında, sadece ekonomik krizler değil, savaşlar, istikrarsızlık, göçler, iklim değişiklikleri, kirlenme, dünyadaki karar mekanizmalarının küreselleşmesi gereğini yaratırken bulundukları coğrafyadan bağımsız olarak insanların karşılıklı bağımlılığının ne kadar arttığını da bize kanıtlıyor. Özetle, Dr. Argüden’in tespiti ile ‘küresel yönetişim sistemlerinin sağlıklı çalışabilmesi için ortak hareket edilmesi ve geniş katılım sağlanması’ öncelik (Dr. Yılmaz Argüden’in sözü üzerine söz söylemek haddim olmasa da, belki de ‘şart’!)

İstanbul İlçelerinin Belediye Yönetişim Karnesi

Topluluklar halinde yaşayan insanların ortak karar alma ve uygulamada, çıkarlarını dile getirmede, yükümlülüklerini karşılamada ve çatışma noktalarının çözümünde kullandıkları demokratik mekanizmaların belki de en etkini yerel yönetimler. Yaklaşan yerel yönetim seçimleri öncesinde Argüden Yönetişim Akademisi’nin oluşturduğu ‘Belediye Yönetişim Karnesi’ uygulaması da bu yüzden, büyük önem taşıyor. Dr. Yılmaz Argüden ve ekibi, belki de dünyada ilk kez geliştirdikleri özgün metodoloji ile objektif ve somut verilere dayanarak, belediyelerde yönetişim kültürünü incelemişler. Sonuç olarak da ‘Vatandaş Bakışıyla’, örneklem olarak kullandıkları İstanbul İlçelerinin Belediye Yönetişim Karnesi’ni çıkartmışlar. Adı karne olsa da, hazırlanan çalışmada ‘geçen’ veya ‘kalan’ belediye yok. Her belediyeye ilham vermek ve daha iyisini yapma heyecanını kazandırabilmek amacı ile Argüden Yönetişim Akademisi kapsamlı analizlerle, ‘en iyi uygulamalara’ odaklanarak sonuç raporunu oluşturmuş. Başka bir deyişle, hazırlanan çalışma sadece yerel yönetimler ve belediyeler için değil, onlardan hizmet alan vatandaşlar için de bir kılavuz niteliğinde. Uluslararası normlar ve Türkiye’deki kanun ve yönetmelikler ile uyumlu hazırlanan özgün modelin, algılara dayalı olmaması, ölçülebilir ve karşılaştırılabilir sonuçlar oluşturması hem yerel yönetimlerin performansını daha ileriye taşıması için yol gösterici olacak hem de sandık başına gidecek seçmenler için objektif veri oluşturacak. Gönül istiyor ki, Argüden Yönetişim Akademisi’nin başlattığı bu değerli çaba, daha fazla odaklanma ve daha büyük kaynaklarla sadece İstanbul ilçe belediyeleri ile sınırlı kalmasın ve yerel yönetimlerde hak ettiği geniş kapsama alanına ulaşsın.

Murat Yeşildere
Platin Dergisi, 31 Ağustos 2018

Kamu Harcamalarının
Verimli ve Etkin Kullanımı

Kamu Harcamasının
Röntgeni Çekildi

Kapsayıcı ve Katılımcı Yaklaşım
Demokrasi Kalitesini Artırır

Argüden Yönetişim Akademisi
İlk Kamu Mezunlarını Verdi

Kamu Karar Kalitesi
İyi Yönetişim ile Artar

Dünyanın İlk Yerel Yönetim Entegre Raporu Kadıköy’den

Kadıköy Belediyesi Dünyada İlk Entegre Rapor Çalışması Yapan Belediye Oldu

Kadıköy Belediyesi, planlanan hizmetlerin ne kadar yerine getirildiğinin, kamu kaynaklarının doğru kullanımını ölçümleyen “Entegre Raporlama” çalışması yapan dünyada ilk belediye oldu. Entegre Raporun açıklandığı toplantıda, 5 yıllık görev sürecini anlatan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, uzun süre ayakta alkışlandı.

Diğer Kamu Kurumlarına da Örnek Olacağına İnanıyorum

Entegre Raporunun sonuçlarının paylaşıldığı toplantıda konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, Kadıköy’deki 5 yıllık hizmet sürecini anlattı. Kozyatağı Kültür Merkezi’nde düzenlenen toplantıya CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, CHP Kadıköy Belediye Başkan adayı Şerdil Dara Odabaşı, CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden’in yanı sıra gazeteciler, meclis üyeleri ve belediye çalışanları katıldı. Entegre Raporun sonuçlarını değerlendiren Nuhoğlu, “Kadıköy Belediyesi kamu kaynaklarının doğru kullanımını ölçen ‘Entegre Rapor’ uygulamasını devreye sokan dünyada ilk belediye oldu. Bu uygulamanın diğer kamu kurumlarına da örnek olacağına inanıyorum” dedi.

Entegre Rapor: Kadıköy Belediyesi Yurttaşlara Değer Yarattı

ARGE Danışmanlık desteği ile hazırlanan Entegre Raporda belediyelerin temel amacının insanların yaşam kalitesini artırmak olduğu düşüncesine odaklanıldı. Kadıköy nüfusu detaylı bir şekilde incelendi, nüfus ortak paydaları olan kümelere bölündü. Raporda Kadıköy Belediyesi’nin geçmiş dönem planlamaları, planların hayata geçirilmesi için yaptığı çalışmalar, çalışmalar sonucunda yarattığı değerler OECD’nin uluslararası iyi yaşam ölçüm metodu ile Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine göre değerlendirildi. Rapor, Kadıköy Belediyesi’nin sağlıklı yaşam, kültürel, sanatsal, bireysel ve sosyal alanlarda gelişim, karar alma süreçlerine katılım, çalışma fırsatları gelişimi gibi konularda yurttaşlara değer yarattığını ortaya koydu. ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Argüden “Türkiye’nin G20 Başkanlığı döneminde B20 Bilgi Ortağı olarak gündeme girmesini sağladığımız Entegre Raporlamanın, ilk belediye uygulamasının da Türkiye’den çıkması ülkemizde küresel düşüncenin güzel bir örneğidir.” dedi.

Nuhoğlu Ayakta Alkışlandı

2014-2019 yılları arasında görev yapan Aykurt Nuhoğlu, bu süreç içerisinde kamusal kaynakları doğru kullanarak hizmet verdiklerini anlattı. “Haydarpaşa Garı, Kalamış Yat Limanı, Meteoroloji arazisi, Kadıköy dolgu alanı, Merdivenköy arazisi, Kurbağalıdere gibi kamusal alanların kamunun kullanımında kalması için mücadele verdik. Meslek Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları, Kadıköy Kent Konseyi ve yurttaşlarla birlikte hareket ederek Kadıköy’de kamusal alanları başarı ile savunduk. Gördük ki birlikte hareket edildiği zaman, Kadıköy’de hiçbir kamu arazisi satılmadı. Bu bir duruştur. Yerel yönetimin vatandaşı temsil ederken onun düşüncesini ve iradesini gözetmesi gerekiyor” diye konuştu. Nuhoğlu’nu konuşmasının ardından uzun süre ayakta alkışlandı.

Kaboğlu: bu Proje, Kamusallık Bilincinin Yayılmasına Öncü Olur

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu ise kentli olma bilincine değinerek ‘Bu proje İstanbul’da ve diğer ilçelerde sahiplenilirse çok önemli bir işlev görür. Planlamaya katkıda bulunur. Kentli olma bilinci bizim oylarımızla seçtiğimiz kişilerin neleri planladıkları, ne yaptıkları ve bizimle birlikte hangi kararları aldıklarını bilmemizle mümkün olabilir. Bu proje kentli olma bilinci ve kentlilik hakkı açısından önemlidir. Kamusallık bilincinin Kadıköy’de ve Türkiye genelinde yayılmasına öncü olur’ diye konuştu.

Kadıköy, Temel Belediye Hizmetlerinden Fazlasını Bekliyor

Raporda, Kadıköy’de yaşayanların temel belediye hizmetlerinin ötesinde yaşam kalitesine değer katacak beklentilerini de yansıtıyor. Buna göre Kadıköy sınırları içinde yaşayanlar öncelikli olarak kültür, sanat, eğitim, yenilikçi çalışma ve iş ortamları, sosyal yardımlar gibi konularda da hizmet sunulmasını ve kendi yaşam alanları ile ilgili karar alma ve fikir geliştirme süreçlerine katılmak istiyorlar.

Borçsuz Belediye

Raporda Kadıköy Belediyesi’nin kaynak yapısı hakkında da veriler yer alıyor. Kadıköy Belediyesi’nin etkin ve güçlü bir kaynak yönetimi yaklaşımına sahip olduğu vurgulanan raporda çok fazla yatırım yapmasına ve geniş bir hizmet yelpazesinde sahip olmasına rağmen belediye faaliyetlerinin borçlanmadan yürütüldüğü belirtildi.

Kadıköy Yeni Açılan Kurumlarıyla Fark Yarattı

Raporda Kadıköy Belediyesi’nin hizmete soktuğu ve ilçenin gelişimine değer katan birimlere de yer verildi. Belediyenin Ekolojik Kreş, Alzheimer Merkezi, Afet Eğitim Parkı, İDEA, Karikatür Evi, Kadıköy Akademi gibi projeleri hizmette soktuğu belirtildi.

Kadıköy’ün Geleceği de Yer Aldı

Raporda Kadıköy’ün İstanbul’da yaşlı nüfusun en yoğun yaşadığı ilçelerden biri olduğu vurgulandı. Şehir planlarının, yolların, sosyal alanların ve imar düzenlemelerinin bu durumu dikkate alarak yapılması gereğine dikkat çeken raporda, yaşlılık ile birlikte artan sağlık sorunlarına yönelik Alzheimer Merkezi gibi tesislere daha fazla ihtiyaç duyulacağı belirtildi.
Kadıköy’de yaşayanların kendi yaşam alanları konusunda söz sahibi olmak istediklerinin vurgulandığı raporda, paydaşlar ile kurulacak güçlü ilişkilerin hizmet kalitesinin sürekliliğini sağlayacağı belirtildi.

Küresel bir sorun olan iklim değişikliği ile mücadelede Kadıköy ölçeğinde de adımlar atılmasının önemine işaret edilen raporda, imar planları yapılırken, hava akımını sağlayacak tasarımların hem yaz sıcaklarının daha az hissedilmesini, hem de enerji tasarrufunu sağlayabileceği hatırlatıldı.

Argüden Yönetişim Akademisi
Kuruldu

ARGE Danışmanlık Şirketi’nin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden ile sohbet şaşmaz bir şekilde “yönetişim” üzerine döner.

Nitekim bu kez de öyle oldu. Farsçaya dahi çevrilen “Yönetişimin Anahtarları“nın (kitap İngilizce yazıldı) yazarı Argüden‘in yönetişim tarifini çeşitli vesilelerle yazmıştım.

Bir kez daha tekrarlıyorum: “Yönetişim, yönetimin üzerinde bir kavram. Yönetimin nasıl denetleneceğini, nasıl yönlendirileceğini belirleyen bir mekanizma“. Bu mekanizmada devlet, özel sektör ve sivil toplum var. Pek aşina olmadığımız şeffaflık, hesap verme, denetim, tutarlılık, yerel bazda kararlara katılım, kurumlara güven gibi kavramları içeriyor.

Türkiye’de BM’nin “Küresel İlkeler” sözleşmesini ilk imzalayan kişi olan ARGE Yönetim Kurulu Başkanı’nın yeni göz ağrısı “Argüden Yönetişim Akademisi“.

Amacım yönetişim kavramının Türkiye çapında yayılması. Üniversitelere dersler konsun, sivil toplum, bürokrasi bunun eğitimini alsın. ARGE olarak birikimimizi gönüllü sunmaya, eğitim vermeye hazırız ” diyor Argüden. Yönetişimin “Don Kişot”u olarak.

Akademi tam bu sıralar OECD‘nin “iyi yönetişim ilkeleri“ni İngilizceden Türkçeye çeviriyormuş. Biter bitmez Ankara‘da çeşitli çevrelerle paylaşacak.

Yönetişim konusunda Kuzey Avrupa ülkelerinin eline hiçbir ülke su dökemez. Ancak Argüden‘in verdiği bilgiye göre, Yeni Zelanda bu konuda “devlet bilançosuyla” bir ilke imza atmış. Nedir bu bilanço derseniz? Devlet halkıyla bugün aldığı kararların gelecekteki etkilerini paylaşıyor.

Şöyle bir örnek vereyim. Bugün çok tartışılan Kanal İstanbul gibi bir proje gelecekte İstanbul‘u, insanları, Marmara Denizi‘ni ve en önemlisi bütçeyi nasıl etkileyecek? Yeni Zelandalı olsaydık öğrenebilirdik belki!

Bu arada ARGE‘nin yönetişimle ilgili danışmanlık verdiği kamu kurumları arasında Elazığ Belediyesi’nin de olduğunu öğrendim. Elazığ, birkaç yıl önce hapis dahil 40 kadar kişinin çeşitli cezalara çarptırılmasıyla sonuçlanan büyük bir yolsuzluk skandalıyla sarsılmıştı. ARGE önümüzdeki ayın sonunda Elazığ‘da düzenleyeceği kurultayda şehrin stratejik planının hangi yöntemlerle uygulanacağını ele alacak. Sanırım Elazığ Türkiye’de yönetişimle ilgili böyle bir açılım yapan ilk şehir olacak.

Yolsuzluk skandalından iyi bir ders çıkartmış. Darısı tüm Türkiye’ye diyeceğim…

Gila Benmayor,
Hürriyet Gazetesi, 21.10.2014

İyi Yönetişim
Kaliteli Yaşam!

İyi Vatandaşlık, Sorumluluk Üstlenmeyi Gerektirir

Belediye Yönetişim Karnesi
OECD’de Örnek Gösteriliyor

Argüden Yönetişim Akademisi’nin kendi özgün metodolojisiyle geliştirdiği Belediye Yönetişim Karnesi, OECD tarafından yerel yönetimlerde yaşam kalitesini geliştirmek üzere örnek proje olarak gösterildi.

Kamuda Vatandaş Merkezli İyi Yönetişim ve Yaşam Kalitesi

Argüden Yönetişim Akademisi’nin geliştirdiği Büyükşehir Belediye Yönetişim Karnesi araştırmasında Türkiye’deki 27 büyükşehir belediyesi incelendi. Araştırmaya göre, en yüksek puan alan karneye sahip olanlar da dâhil olmak üzere, tüm belediyelerin önemli gelişim alanları bulunduğu saptandı.

İyi yönetişim bir kültür ve bu kültürün yayıldığı iklimdir. Bu kavram aslında bu toprakların hiç de yabancı olmadığı bir kavram. “Sen sana ne sanırsan ayruğa da onu san. Dört kitabın manası budur, eğer var ise” diyen Yunus Emre’den; iyi ahlak, yardımseverlik, kardeşlik gibi meziyetleri barındıran Ahilik’ten ayrı düşünülemeyecek bir “birlikte iyi yaşama kültürü ve o kültürün yaşatıldığı bir iklimdir iyi yönetişim”. İyi yönetişimi benimseyen kurumlar toplumun sorunlarıyla ilgili sorumluluk üstlenir, üstlendiği sorumluluğu yerine getirirken attığı adımlar tutarlı ve adil olur, aldığı kararlarla ilgili şeffaf bir şekilde hesap verebilir ve paydaşlarının katılımıyla aldığı bu kararların sonucu etkilidir. Bu sayede kuruma duyulan güven ve memnuniyet düzeyi artar.

Büyükşehirler vatandaşın yaşam kalitesini belirler

Dünya nüfusunun 4’te 3’ü büyükşehirlerde yaşıyor. Büyükşehirlerde iyi yönetişim kültürünün yaygınlaştırılması ve benimsenmesi bireylerin yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor.

Büyükşehirlerde iyi yönetişim kültürü güçlendiğinde çevre, insan ve ekonomi üzerinde daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve etkin çözümler üretebiliyor. Bu kültürün benimsendiği kamu kurumlarına toplumun duyduğu güven de artıyor.

Büyükşehirlerde bu konuda güçlendirmek amacıyla Argüden Yönetişim Akademisi, Büyükşehir Belediye Yönetişim Karnesi’ni Türkiye’de ve dünyada her büyükşehir belediyesinin kullanabileceği inovatif bir model olarak geliştirdi. Model, Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını, OECD’nin Daha İyi Yaşam Endeksi, Avrupa Kalite Vakfı (EFQM) Mükemmellik Modeli, Avrupa Konseyinin Yönetişim İlkeleri gibi uluslararası yaklaşımların yanı sıra Türkiye’deki kanun ve yönetmeliklerle belirlenmiş mevzuatı da göz önüne alınarak geliştirildi.

Büyükşehir Belediye Yönetişim Karnesi kurumsal öğrenmeyi tetikliyor

Bu Model kurumların karar alma ve kaynak kullanma süreçlerini, faaliyetlerinin ve kurumsal işleyişlerinin tutarlı, sorumlu ve duyarlı, hesap verebilir, adil ve kapsayıcı, şeffaf, etkili ve verimli, katılımcı olup olmadığına odaklanıyor. Karneler ile süreç yönetişimi, yönetişim ilkeleri ve öğrenme döngüsü inceleniyor. Bu yönüyle Karneler belediye yönetimlerinin ya da başkanlarının performansını değil, karar alma ve uygulama süreçlerini ölçüyor. Bir başka ifade ile sonuçlar yerine işleyiş ölçülüyor. Bu yaklaşım, farklı kesimleri kapsayan ve farklı ihtiyaçlara cevap vermek durumunda olan farklı coğrafyalardaki belediyelerin bile birbirlerinden öğrenmelerini sağlayacak ve gelişimi tetikleyecek bir anlayışı temsil ediyor.

İlk olarak Türkiye’de seçilmiş başkanlar tarafından yönetilen 27 büyükşehir belediyesinin yönetişim uygulamalarının incelendiği Büyükşehir Yönetişim Karneleri, belediyelerin yayınladığı ve vatandaşın kolaylıkla erişebileceği kamuya açık verilerin değerlendirilmesiyle oluşturuldu.

Model sayesinde vatandaşı merkeze alan kamu yönetimi anlayışı daha iyi gelişiyor. İyi yönetişim kültürünün büyükşehirlerde benimsenmesiyle demokratikleşme, sürdürülebilir kalkınma ve insan refahına yerelden başlayarak katkı sağlanıyor.

En iyilerin de gelişime açık yanları var

Araştırma kapsamında Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mersin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Tekirdağ, Trabzon büyükşehirleri incelendi. 0-100 puan aralığında belirlenen araştırma sonuçlarına göre 27 büyükşehir belediyesinin iyi yönetişim kültür ve uygulamaları genel olarak 35-74 puan aralığında, bunların yarısından fazlası ise 45-64 puan aralığında yer alıyor.

Araştırma sonuçlarına göre, büyükşehir belediyelerinin iyi yönetişim karne notları büyük ölçüde 65-74 puan aralığının altında kalıyor. 65-74 puan bandındaki 4. Grupta ise yalnızca 5 büyükşehir belediyesi yer alıyor: Bunlar alfabetik sıra ile Ankara, Antalya, Eskişehir, İstanbul ve Kocaeli Belediyeleri. Fakat bu en yüksek puan alan karneye sahip olanlar da dâhil olmak üzere, tüm belediyelerin iyi yönetişim alanında önemli gelişim alanları bulunduğu gözleniyor.

En iyiler dahil tüm belediyelere, sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesinin gelişimini sağlamak için
• Katılım kalitesini güçlendirmek,
• Bilgilendirme kalitesini güçlendirmek,
• Kurumsal işleyiş kalitesini güçlendirmek
üzere gerekli olan etkili paydaş yönetiminin sağlanması için vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları ile büyükşehir belediyeleri ve merkezi yönetim ana başlıklarında gelişim önerileri bulunuyor.

Argüden Yönetişim Akademisi tarafından özgün olarak geliştirilen bu Model sadece ülkemizdeki değil, dünyadaki diğer büyükşehir belediyeleri için de ölçmeyi, kıyaslamayı ve sürekli öğrenme yoluyla gelişmeyi tetikleyecek bir anlayışı temsil ediyor. Böylelikle, Türkiye’den dünyaya, dünyamızdaki insanların büyük çoğunluğunun yaşadığı metropollerde yaşam kalitesinin geliştirilmesini destekleyecek yenilikçi bir model sunulmuş oluyor.

Dr. Yılmaz Argüden, Yetkin Report
5 Ekim 2022

Avrupa Konseyi ELoGE için Argüden Akademi’yi Yetkilendirdi

Avrupa Konseyi, Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası’nın Türkiye’de verilmesi için platformun kurulması ve sürecin liderliğini yürütmek üzere Argüden Yönetişim Akademisi’ni yetkilendirdi.

Platform tarafından oluşturulan bağımsız jürinin değerlendirmesi sonucunda Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri Türkiye’de ilk kez Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası – ELoGE’yi bir yıl süresince kullanma hakkını kazanan belediyeler oldu.

Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası Türkiye’de İlk Defa

Türkiye’de ilk defa iki belediye Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markasını kullanma hakkına sahip oldu. Sultanbeyli ve Şişli belediyeleri, Argüden Yönetişim Akademisi koordinatörlüğünde Marmara Belediyeler Birliği (MBB) ve Avrupa Konseyi ortaklığında gerçekleştirilen süreç sonucunda değerlendirilerek yaptıkları çalışmalar ve verdikleri taahhütlerle 2022-23 döneminde Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası’nı kullanmaya hak kazandı. Avrupa Konseyi İyi Yönetişim Bölüm Başkanı Alina Tatarenko sürdürülebilir bir Avrupa’nın inşası ve herkes için barış, refahın sağlanmasının ancak etkili ve demokratik bir yönetişim ile gerçekleştirebileceğini söyledi. Bu çerçevedeki etkinlikler için geçtiğimiz günlerde Türkiye’de bulunan Tatarenko, projeyi ve Avrupa Konseyi’nin 12 iyi yönetişim ilkesini DÜNYA’ya değerlendirdi.

Avrupa Konseyi tarafından belirlenen iyi yönetişim ilkelerinin yerel yönetimlerde uygulanmasını sağlamak üzere Argüden Yönetişim Akademisi’nin geliştirdiği Entegre Belediye Yönetişim Modelini kullanan Sultanbeyli ve Şişli Belediyelerinin gerçekleştirdikleri bir senelik çalışmanın sonucunda Türkiye’de ilk defa iki belediye Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası almaya hak kazandı. Hollanda Konsolosluğu tarafından desteklenen ve proje kapsamında Argüden Yönetişim Akademisi ve Marmara Belediyeler Birliği tarafından oluşturulan bağımsız bir jüri tarafından değerlendirilen Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri ilkelere uygunluk sağlayarak yönetişim kalitesini markalaştırmış oldu. Yaptıkları çalışmalar ve verdikleri taahhütlerle 2022-23 döneminde Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası’nı kullanmaya hak kazanan Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri bir yıllık markaya sahip olma hakkını elde ettiler. İyi yönetişim uygulamalarını devam ettirmeleri halinde bu süreyi uzatabilecekler.

Entegre Belediye Yönetişim Modeli’ni uygulayarak yönetim süreçlerinin her aşamasında Avrupa Konseyi’nin belirlediği iyi yönetişim ilkelerini etkin biçimde hayata geçirecek olan belediyeler böylece sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınmayla vatandaşların yaşam kalitesine daha fazla katkı yapma fırsatı bulacak.

Belediyelerde iyi yönetişim kalite ve düzeyinin güçlendirilmesi konusunda pek çok farklı yöntem ve yaklaşım mevcut, ancak bu konuda en kapsamlı ve ölçülebilir olanların başında Avrupa Konseyi’nin çalışması geliyor. Avrupa Konseyi İyi Yönetişim Bölüm Başkanı Alina Tatarenko sürdürülebilir bir Avrupa’nın inşası ve herkes için barış, refahın sağlanmasının ancak etkili ve demokratik bir yönetişim ile gerçekleştirebileceğini söylüyor. Bu çerçevedeki etkinlikler için geçtiğimiz günlerde Türkiye’de bulunan Tatarenko ile projeyi ve Avrupa Konseyi’nin 12 iyi yönetişim ilkesini konuştuk:

-Entegre Belediye Yönetişim Modeli projesi kapsamında Türkiye’de ilk kez iki belediye Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markasını kullanma hakkına sahip oldu. Projeden ve Avrupa Konseyi’nin bu alanda yaptığı çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

Avrupa Konseyi’nin, yerel düzeyde yönetişimi, yönetişimin kalitesini iyileştirmeyi hedefleyen bu 12 ilkesi esasında temel olarak Avrupa vizyonunu oluşturuyor. Geliştirdiğimiz her ilkenin altında, ne anlama geldiğini açıklayan bir dizi kriter ve kendinizi kontrol edebilmeniz için göstergeler bulunuyor ve bu sayede kaliteyi yönetmek mümkün oluyor. Bu ilkeleri katılım, temsiliyet seçimlerin adil yapılması, duyarlılık, etkililik ve verimlilik, açıklık ve şeffaflık, hukukun üstünlüğü, etik davranış, yetkinlik ve kapasite, yenilik ve değişime açık olma, sürdürülebilirlik ve uzun dönemli yönelim, sağlam mali yönetim, insan hakları, kültürel çeşitlilik ve sosyal kaynaşma ve hesap verebilirlik şeklinde sıralamak mümkün.

Eğer demokrasinin hakim olduğu iyi bir yönetime sahip olmak istiyorsanız, burada sürdürülebilirlik çok önemli. Bugün yaptığınız her şeyin bundan 100 yıl sonra burada yaşayan insanları nasıl etkileyeceğini düşünmeniz gerekiyor. Örneğin yapacağınız bir köprünün trafik ve kentsel gelişimin yanında sağlık, çevre ve ekonomiye de ne gibi etkileri olacağını düşünmeniz gerekir. Demokratik katılım için günlük sıradan konularda bile vatandaşların görüşüne başvurulması önemli. Liderliğini üstlendiğim bölümün en önemli önceliklerinden biri iyi demokratik yönetişimle ilgili olarak farkındalığı artırmak. Demokratik yönetişim sağlanmadan ne çevreyi koruyabilirsiniz ne de sürdürülebilir gelişim sağlayabilirsiniz.

-Argüden Akademi’nin liderliğinde yürütülen projede değerlendirme nasıl yapıldı, belediyeler bu hakkı ne kadar süre kullanabilecek?

Avrupa Konseyi’nin benimsediği bu 12 ilke doğrultusundaki ölçütleri kullanarak İstanbul’un iki belediyesi Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markasını kullanma hakkını aldı. Sultanbeyli ve Şişli belediyeleri markaya sahip olma hakkını bir yıllığına elde ettiler. İyi yönetişim uygulamalarını devam ettirmeleri halinde bu süreyi uzatabilecekler. Değerlendirmeler bu ilkelere göre yapıldı. Vatandaşlar yapılan anketlerde belediyelerin faaliyetleri, hizmetleri hakkında görüşlerini belirttiler ve bunlar göz önünde tutuldu. Görüş belirten, taleplerini ileten vatandaşlarla yapılan istişareler ve onları rol model almak çok önemli. Kapsayıcı bir anlayışla belediye faaliyetlerinden etkilenen her kesimin beklenti ve ihtiyaçlarını tespit edip, önceliklerin belirlenmesi ve faaliyetlerin bu doğrultuda gerçekleştirilmesi vatandaşın güvenini kazanmak için çok önemli. Kadınların, çocukların, gençlerin, yaşlıların, engelli vatandaşların farklı ihtiyaçlarını anlamak ve bunları karşılayacak tasarım ve uygulamaları gerçekleştirmek bir bütün olarak yaşam kalitesinin gelişmesini sağlıyor. İyi demokratik yönetişim bilincini ve vatandaşların farkındalığını artırınca toplumda da verimlilik, şeffaflık ve hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygı göstermenin önemi daha iyi anlaşılıyor.

Nasıl ki kendi sağlığımız için düzenli olarak check-up yaptırıyor, arabamızı muayeneye götürüyorsak belediyeler için de bu markayı kullanma hakkını almak bir sağlık kontrolü niteliğinde. Argüden Akademi’nin geliştirdiği Entegre Belediye Yönetişim Modeli de yol ve yöntem göstermesi açısından değerli. Başvuruların bağımsız bir jüri tarafından gerçekleştirilen değerlendirilmesi, düzenli olarak yapıldığında sürekli gelişimi tetikliyor, varsa yanlışların düzeltilmesi imkânını sunuyor ve en sonunda bunlar belediye başkanları için oyların artması anlamına da geliyor. Bugün itibarıyla Türkiye ile birlikte Avrupa Konseyi üyesi 46 ülkeden 23’ünde bu markayı kullanma hakkı kazanan yerel yönetimler oldu. Umuyoruz ki bu öncü belediyelerimiz düzenli olarak bu markayı kullanma hakkını yenileyecek ve onları başka belediyeler de izleyecek ve bu markaya hak kazananların sayısı artacaktır.

-Bütün bunları sağlamak son yıllarda biraz daha zorlaşmış gibi görünüyor. Bunun nedenleri neler olabilir?

Herkes demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün değerini anladı. Ancak ne yazık ki son zamanlarda demokrasi endeksinin birçok ülkede gerilemeye başladığını, pek çok sorun olduğunu görüyoruz. İfade özgürlüğü, medya özgürlüğü, yerel demokrasilerin kalitesi gibi tüm göstergelerde gerileme söz konusu. Burada, bütün belediyelere yeterli yetki ve kaynak verilmesi noktasında merkeziyetçiliğin düzeyi de önemli. Yetkinin insanlara olabildiğince yakın olması gerekiyor. Yetkinin ve gücün yerele de ulaşması gerekiyor ancak maalesef bugün pek çok ülkede farklı eğilimler görüyoruz. Hatta bazı Avrupa ülkelerinde de bugün gücün merkezde toplandığını görmek mümkün. Demokratik özgürlüklere yönelik daha fazla saldırı görüyoruz. Aslında, daha da kötüsü insan haklarının, hukukun üstünlüğünün ve demokrasinin korunmasının, bunların hiçbirinin güvence altına alamadığımızı görüyoruz. Demokratik kurumlarda, demokratik yönetimlerde bir erozyon var. Bu nedenle temel bilgilere geri dönüp iyi bir yönetişime sahip olup olmadığımızdan emin olmalıyız.

-Sanırım son dönemde gerçekleştirilmesi en zor hedefler iklim hedefleri. Bu konuda neler yapıyorsunuz?

Özellikle enerji açısından Avrupa gerçekten zor günler yaşıyor. Evet asıl soru iklim hedefleri. Bütün bunların sorumluluğu kimde. Sadece bir kişi mi sorumlu? Hayır. Bütün olanlardan her birey sorumludur. Alternatif enerji kaynaklarına çok daha erken bakmaya başlayabilirdik. Hükümetler çeşitli izinler verirken, kararlar alırken iyi demokratik yönetişim ve sürdürülebilirlik açısından düşünmüyorlarsa sonuç budur. Bu yüzden her zaman her şeyin ucu yönetişim kalitesine uzanıyor ve bu yüzden bizler bu kadar yakından izliyoruz.

-Sürdürülebilir kentsel kalkınmanın en önemli gereksinimleri nelerdir?

Ağırlıklı olarak hükümetlerle, yerel yönetimlerle, bölgesel ve ulusal hükümetlerle çalışıyoruz. Ancak tabii ki bireyler de çok şey yapabilir. Şu anda yapılanların etki yaratma noktasında yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Hükümet politikaları için her şeyin düzenlenmiş mevzuatlar üzerinden yapılması gerekiyor. İlkelerden biri sağlam finansal yönetim ve ekonomik kalkınma ile ilgili, ancak kalkınma konusunda hep “öyleyse daha fazla fabrika inşa edelim, daha fazla yatırım yapalım” noktasına geliniyor ve bu her zaman refah ve eşitliği getirmiyor. Amaç toplumların refahını ve huzurunu sağlamak ve bu yüzden burada bunları konuşuyoruz. Bunun sadece birilerini zengin etmeye değil, aynı zamanda insanların refahını kapsayıcı ve adil olarak sağlamaya hizmet etmesi için sağlam ekonomik kalkınma ve sağlam finansal yönetimi savunuyoruz. Avrupa Konseyi’nin varoluş vizyonu insan haklarını, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü korumaktır. Bugün pek çok ülkede mahkemelerin bağımsızlığı, medya tehlikede, seçimlere hile karıştırma eğilimi görüyoruz. Bu ise insanların yaşam kalitesini ve sürdürülebilir gelecek hedeflerimizi tehlikeye atıyor.

-İyi yönetim ve kaynakların en doğru şekilde kullanılmasının önündeki en büyük engel nedir sizce?

Çoğu zaman kaynaklar mümkün olan en iyi şekilde kullanılmıyor. Bazen beceriksizlikten, bazen doğru yöntemlerin kullanılmamasından, bazen de yolsuzluktan. Ancak, bu çok ama çok tehlikeli bir şey çünkü güven kaybedildiğinde, bu demokrasiye zarar veriyor. Çok acil çözülmesi gereken en büyük sorun bu. Kamu kaynaklarının doğru kullanımı sağlanırsa ve vatandaşlar da bunu bilir ve kurumlara güven duyarsa her şey çok daha farklı olur. Bu nedenle, yerel yönetimlerde iyi yönetişim yaşam kalitemizin ve geleceğimizin temelidir.

Alina Tatarenko kimdir?

Avrupa Konseyi İyi Yönetişim Bölüm Başkanı Alina Tatarenko 10 yılı aşkın bir süredir yerelleşme, kamu yönetimi ve yerel yönetim reformları alanlarında danışmanlık, proje ve çalışmalar yürütüyor. Bu konularda İspanya, Malta, Kıbrıs, Polonya, Estonya, Ukranya ve Hırvatistan gibi bir çok ülkede yerel yönetimlere kapasite inşası ve danışmanlık gibi roller üstlendi. Yerelleşme, kamu etiği, iyi yönetişim, liderlik, belediyeler arası iş birliği, sınırlar arası ve şehirler arası iş birliği gibi alanlarda uzmanlık ve deneyim sahibi. Alina Tatarenko, London School of Economics (LSE, İngiltere), Central European University (CEU, Macaristan) ve Kyiv-Mohyla Academy (UKMA, Ukranya) üniversitelerinde öğrenim gördü.

Argüden Yönetişim Akademisi

Kamu, sivil toplum, özel sektör ve uluslararası kurumlarda yönetişim kalitesini artırmaya adanmış bir vakıf olan Argüden Yönetişim Akademisi, yaşam kalitesini geliştirmek ve sürdürülebilir bir gelecek oluşturmak üzere yönetişim kalitesini geliştirerek kurumlara duyulan güveni artırmak için çalışıyor. Akademi iyi yönetişim kültürünün gelişimi ve yayılımında ‘mükemmeliyet ve ilk başvuru’ adresi olmayı hedefliyor. Kurumlarına güven duyulan bir toplum için 7’den 77’ye her yaş grubu; özel sektör, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları ve uluslararası organizasyonların liderlerine yönelik programlar geliştiriyor. Akademi, bütünsel ve entegre bir yönetişim anlayışıyla kurumlara duyulan güveni geliştirmek için içerik geliştiriyor, eğitim programları hazırlıyor. Mevcut ve gelecek nesillerin yaşam kalitesini artırmak için iyi yönetişim kültürünü yaygınlaştırmak üzere çeşitli yerel, ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirlikleri yapıyor. ARGE Danışmanlık’ın Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Argüden’in 2011 yılında Palgrave Macmillan tarafından yayınlanan ‘Yönetişim Anahtarları’ kitabı, 2014 yılında kurulan Akademi’nin entelektüel temelini oluşturdu.

Elif Karaca, Dünya Gazetesi (Ekonomim)
8 Kasım 2022

Demokrasinin Beşiği Belediyeler ve İyi Yönetişim

Argüden Yönetişim Akademisi’nin geliştirdiği Entegre Belediye Yönetişim Modeli©’nden de yararlanarak Türkiye’de ilk kez Sultanbeyli ve Şişli Belediyelerinin Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası’nı kullanma hakkı kazanmaları demokrasinin ve güvenin gelişimi açısından iyi birer örnek ve önemli bir kilometre taşı oldu.

Dünya, demokrasinin korunması ve gelişimi için kritik bir dönemden geçiyor, siyaset ve kamu kurumlarına duyulan güven azalıyor. Oysa, kurumlarına güven duyulan toplumların yaşam kalitesi daha yüksek oluyor. İnsanların kamu otoritesi ile en yakın ilişki içerisinde olduğu kurumlar ise belediyeler. Bu nedenle, vatandaş odaklı yerel yönetişim anlayışının yaygınlaşması aslında demokrasinin ve ortak kaynakları paylaştığımız insanlarla birlikte yaşama kültürünün gelişimi için de kritik önemde. Çünkü güven, iyi yönetişimin özü ve sürdürülebilir kalkınmanın temel taşıdır.

Argüden Yönetişim Akademisi’nin geliştirdiği Entegre Belediye Yönetişim Modeli©’nden de yararlanarak Türkiye’de ilk kez Sultanbeyli ve Şişli Belediyelerinin Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası’nı kullanma hakkı kazanmaları demokrasinin ve güvenin gelişimi açısından iyi birer örnek ve önemli bir kilometre taşı oldu.

Daha iyi bir gelecek ve kaliteli yaşam için iyi yönetişim

İyi yönetişim, bir kültür ve güven kültürünün yeşerdiği iklimdir. Toplumsal güven anlayışı aslında Anadolu medeniyetinin yakından bildiği bir kültür. İyi ahlak ve doğruluğu içeren Ahilik kültürü, ‘kendin için ne istiyorsan, başkası için de onu iste’ diyen Yunus Emre’nin şu bilge sözleri:
“Sen sana ne sanırsan, ayruğa da onu san
Dört kutsal kitabın mânası var ise, budur işte.”
bu adalet ve ahlâk anlayışının Anadolu medeniyetinin temelleri olduğunu ne de güzel ifade ediyor.

İyi yönetişim toplumdaki sorunlarla ilgili sorumluluk üstlenerek bu sorunlara tutarlı ve adil şekilde etkili çözümler üretmeyi, bu süreçteki davranışlarıyla ilgili şeffaf bir şekilde hesap verebilmeyi ve tüm bu süreçlerde sorundan ve çözümden etkilenen herkesin kararlara aktif katılımını sağlamayı gerektirir.

Bu kültürün her yaş grubundan bireylerde, her sektörde ve kurumda yeşermesi ve sürekli gelişmesi ise toplumda “güven” ikliminin oluşmasını sağlar. Güven ise sürdürülebilir kalkınmanın anahtarıdır. Bu nedenle, daha iyi bir gelecek ve sürdürülebilir kalkınma için kurumlara güven duyulması yani iyi yönetişim şarttır.

Belediyeleri mükemmellik yolculuğuna çıkaran model

“Kurumlara duyulan güven” olarak tanımlayabileceğimiz “iyi yönetişim” kültürünün toplumdaki karşılığını anlatabilmek adına bir örnek vermek isterim. Mütevelli Heyeti Başkanlığı’nı üstlendiğim Argüden Yönetişim Akademisi her yaş grubu ve her sektörde iyi yönetişim kültürünü geliştirmek için çalışmalar gerçekleştiriyor.

Bu çalışmalardan biri olan Öğrenen Çocuk: Sorumlu Birey programında bir araya geldiğimiz 9-10 yaş grubundaki çocukların neredeyse tamamı, sorunların çözümü için adres olarak ailesini, okulunu ve belediyeleri ana aktörler olarak gördüklerini gözlemledik. Bu yaş grubunun, aile ve okulu neden seçtiğini anlamlandırmak kolay. Belediyeler ise günlük yaşamlarındaki sorunlara çözüm üretmede vatandaşa en yakın kamu kurumu olarak öncelik kazanıyor.

9-10 yaş grubundan itibaren, her vatandaşın sorunların çözümünde başvurduğu kurumlar olan belediyelerin de güveni artırmak için iyi yönetişim kültürünü geliştirmesi gerekiyor. Entegre Belediye Yönetişim Modeli©, belediyelerde işleyişin, bilginin ve katılımın kalitesini artırarak sürekli gelişimi tetikliyor. İyi yönetişim ilkeleri ve entegre düşüncenin benimsenmesine destek olarak hem bu süreci oluşturmak için gerekli hem de sonraki dönemlerde yaratılacak değeri ve süreç kalitesini artırıyor.

Entegre Belediye Yönetişim Modeli

Model, yerel yönetimlerde işin yapılış biçimini ve süreçlerin kalitesini iyileştirmek üzerine geliştirildi. Bu nedenle gerek Türkiye’de gerekse dünyada tüm yerel yönetimler tarafından kullanılabilecek uluslararası bir model olma niteliği taşıyor.

Akademinin geliştirdiği bu yeni model ilk kez Türkiye’de 2 belediyede uygulandı. Akademi Koordinatörlüğünde, Avrupa Konseyi, Marmara Belediyeler Birliği, Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri iş birliğinde 1 yıl boyunca gerçekleştirilen bu projede başvurular, saygın bürokratlar, akademisyenler ve STK temsilcilerinden oluşturulan bağımsız bir jürinin değerlendirmesi sonunda Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri, Avrupa Konseyi’nin Yönetişim Mükemmelliği Markası’nı bir yıl boyunca kullanmaya hak kazandılar.

Markayı almak bir sürecin bitişi değil başlangıç noktası diyebiliriz. Başvuruyu yapan kurumun halihazırda gerçekleştirdiği çalışmalara ek olarak taahhütleri de göz önünde bulunduruluyor. Markayı kullanma hakkını 1 yıllığına kazanan kurumların, ilgili taahhütlerini yerine getirmesi ve bununla ilgili şeffaf bir şekilde hesap verebilmesi gerekiyor. Kullanım hakkı süresinin sonunda kurumların yeniden başvuru yapması ve jüri değerlendirmesi sonucunda bu süreyi uzatma imkânı bulunuyor.

Avrupa Konseyi Yönetişim Mükemmelliği Markası’nın Türkiye’de ilk kez iki belediyeye birden verilmesini, yerel yönetimlerin bu alanda etkili çalışmaları ve iyi yönetişim kültürünün gelişimi adına örnek olmasını ve yaygınlaşmasını diliyorum.

Dr. Yılmaz Argüden, Yetkin Report
30 Kasım 2022

Katılımcı Demokrasi Okulu
İlk Kez Türkiye’de

Avrupa Konseyi, Argüden Yönetişim Akademisi ve İstanbul Kent Konseyi’nin iş birliğiyle Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen Katılımcı Demokrasi Okulu katılımcılarını Büyükada’da buluşturdu.

İstanbul başta olmak üzere, Adana ve Balıkesir gibi farklı şehirlerden yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarından gelen katılımcılara Avrupa Konseyi’nin katılımcı demokrasi yaklaşım ve standartları sunuluyor. Yerel düzeyde katılımcı demokrasinin güçlendirilmesi için sivil katılımın hangi ilke ve araçlar ile sağlanacağı ele alınıyor. Bu kapsamda Avrupa’nın farklı ülkelerinde kullanılan sivil katılım araçlar, iyi örnekler ve deneyimler katılımcılar tarafından inceleniyor. Kamusal mekân tasarımı, katılımcı bütçe, gençlik katılımı ve vatandaş panelleri gibi özel alanlardaki sivil katılımın niteliği ve işleyişi paylaşılıyor. Katılımcı Demokrasi Okulu ile sivil katılımın yerelde güçlendirilmesi hedefleniyor.

Programın açılış konuşmalarını İstanbul Büyükşehir Belediyesi Strateji Dairesi Başkanı Ali Galip Yükseltmek, Avrupa Konseyi Seçimler ve Katılımcı Demokrasi Bölüm Temsilcisi Cornelia Perle, İstanbul Kent Konseyi Başkanı Tülin Hadi ve Argüden Yönetişim Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden gerçekleştirdi.

Tülin Hadi (İstanbul Kent Konseyi), Ali Galip Yükseltmek (İBB), Cornelia Perle (Avrupa Konseyi), Dr. Yılmaz Argüden (Argüden Yönetişim Akademisi)

İBB Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Ali Galip Yükseltmek konuşmasında, İBB’nin kendi çalışmalarında katılımcı demokrasi ve sivil katılıma önem verildiğinin altını çizdi. Özellikle stratejik plan hazırlanması, katılımcı bütçe çalışması gibi faaliyetlerle karar alma süreçlerinde vatandaş ve sivil katılımın etkili şekilde kullanıldığını belirtti. Okulun düzenlenmesine mekân ve lojistik desteği vermekten, katılım uygulamalarının yaygınlaştırılmasına katkı vermekten memnuniyet duyduklarını ifade etti.

Avrupa Konseyi’nden Cornelia Perle ise yaptığı açıklamada, katılımcı demokrasinin güçlenmesinde yerel yönetimler kadar sivil toplumun da aktif çabaları ve katılımının gerçekleşmesinin önemini vurguladı. Avrupa Konseyi’nin düzenlediği önceki okullarda yer alan katılımcılarla halen irtibatta olduklarını belirterek, bu beş günlük bilgi ve deneyim paylaşımının geleceğe etkileri olacağını vurguladı.

İstanbul Kent Konseyi Başkanı Tülin Hadi gerçekleştirdiği konuşmasında, katılımcı demokrasi ve sivil katılımın şehirlerde güçlenmesinin öncelikli amaçları olduğunu belirtti. Bu okulu düzenleme sebeplerinin sivil katılımın güçlenmesi için belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının kullanabileceği standartlar, ilkeler ve araçları ile iyi uygulama örneklerini tanıtmak olduğunu ifade etti. Sivil katılım araçlarını kullanma becerileri geliştikçe uygulamalı çalışmaların daha da etkin olarak hayata geçirilebileceğini ifade etti. Katılımcı demokrasinin bir kültür olduğunun altını çizerken, iyi örneklerin paylaşılmasının önemli olduğuna da dikkat çekti.

Katılımcı Demokrasi Okulunu düzenleyen kurumlardan Argüden Yönetişim Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden ise, sadece ülkemizde değil, diğer OECD ülkelerinde de güven oluşturarak demokrasiyi güçlendirmek üzere üst düzeyde girişimler olduğunu vurguladı. “Güven iyi yönetişimin özü, sürdürülebilir kalkınmanın ve yaşam kalitesinin temelidir” diyen Dr. Argüden, anlamlı ve kapsayıcı katılımcılığın güven oluşturmak için önemini vurguladı. Akademi’nin bir düşünce kuruluşu olarak yönetişim kalitesini geliştirmek üzere geliştirdiği Belediye Yönetişim Karnesi©, Yerel Kalkınma Rehberi, kamu ve STK yöneticileri için düzenlediği eğitim programları ve iyi örneklerin yaygınlaşması için Avrupa Yönetişim Mükemmellik Markası’nın verilmesi gibi çalışmalarına ‘Katılımcı Demokrasi Okulu’ ile bir yeni halka daha eklediğini belirtti.

Ekonomi Gazetesi
20 Eylül 2023

Belediye Yönetişim Karnesi Dünyada Örnek Gösteriliyor

Dr. Yılmaz Argüden’in 2018 yılında yayımlanan belediyeler ile ilgili çalışması Harvard Üniversitesi tarafından örnek gösteriliyor.

Argüden Yönetişim Akademisi, şirketler, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları ve özellikle yerel yönetimlerde iyi yönetişimi geliştirmek üzere araştırmalar yapıyor, rehberler hazırlıyor, eğitimler veriyor. Akademi’nin 2018 yılında İstanbul İlçe Belediyeleri için gerçekleştirdiği özgün çalışma, Belediye Yönetişim Karnesi, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nde (OECD) model olarak gösterilmiş, Harvard Üniversitesi’nden ise ‘yönetişim araştırmaları konusunda çığır açan bir çalışma’ olduğu övgüsünü almış. Yerel seçimlerinden önce aynı çalışmayı güncelleyerek Ocak 2024’te yayınlayacaklarını açıklayan Dr. Yılmaz Argüden belediyeler ile ilgili çalışmalarını EKONOMİ gazetesine anlattı.

Dr. Argüden, 2018 Karne çalışmasının önerilerinin bazı belediyelerde uygulanmaya başladığını ve örnek olarak Kadıköy’ün dünyada ilk Belediye Entegre Raporunu yayınlayan belediye olduğunu belirtti. Entegre ve Kapsayıcı Stratejik Plan Rehberi ve Yerel Kalkınma Rehberi geliştiren, Yönetişim Karnesi çalışmasını Büyükşehir Belediyelerine taşıyan Akademi, Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi tarafından Avrupa Yönetişim Mükemmellik Markası’nın (European Label of Governance Excellence – ELoGE) Türkiye’de verilmesi için yetkilendirildi. Akademi’nin geliştirdiği Entegre Belediye Yönetişim Modeli ile hazırlanan Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri 2022 yılında Türkiye’de ilk kez EloGE kullanma hakkını birer seneliğine kazandılar. 2023 yılının ELoGE başvuruları ise yeni tamamlandı ve Bağımsız bir Jüri tarafından gerçekleştirilecek değerlendirme sonrasında Aralık ayında kazanan ilçe ve büyükşehir belediyeleri kamuoyuna açıklanacak.

Geçtiğimiz Eylül ayında da Avrupa Konseyi, İstanbul Kent Konseyi ve Argüden Akademi işbirliğiyle Türkiye’de ilk kez Katılımcı Demokrasi Okulu gerçekleştirildi. Katılımcı demokrasinin güçlendirilmesi için Avrupa’nın farklı ülkelerinde kullanılan kamusal mekân tasarımı, katılımcı bütçe, gençlik katılımı ve vatandaş panelleri gibi sivil katılım araçları, iyi örnekler ve deneyimler Adana, Balıkesir, İstanbul gibi farklı şehirlerden katılan yerel yönetim ve STK temsilcileriyle paylaşıldı.

BM’nin Dönüşümsel Yönetişim başlıklı çalışma grubuna Türkiye’den davet edilen tek Türk kurum olarak katkı sağladıklarını aktaran Dr. Yılmaz Argüden, “İyi yönetişim kültürünü yaymak için dünyada ilk kez ilkokul seviyesinde iyi yönetişimi işleyen ‘Öğrenen Çocuk, Sorumlu Birey’, 40’ı üniversiteyi kapsayan ‘Argüden Yönetişim Akademisi Gençlik Ağı’ ve sürdürülebilirlik konusunda küresel öğrenme hızını geliştiren, 7 ülkeyi kapsayan ve G20 Tokyo’da dünyaya örnek gösterilen ‘Sürdürülebilirlik Yönetişim Karnesi’ gibi projeler geliştiriyoruz” dedi.

“Kurumlara duyulan güven yaşam kalitesini geliştiriyor”

Güven, iyi yönetişimin özü ve sürdürülebilir kalkınmanın temelidir” diyen Dr. Argüden, Argüden Yönetişim Akademisi’nin amaç, görev ve ülküsünü ise şöyle aktarıyor:

Amacımız: Yaşam kalitesini geliştirmek ve sürdürülebilir bir gelecek oluşturmak.
Görevimiz: Yönetişim kalitesini geliştirerek kurumları duyulan güveni artırmak.
Ülkümüz: İyi yönetişim kültürünün gelişimi ve yayılımında ‘mükemmeliyet ve ilk başvuru’ adresi olmak.

Ekonomi Gazetesi
13 Kasım 2023

6 Belediyeye Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası

Avrupa Konseyi’nin Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası (ELoGE) 2023 yılı sahiplerini buldu. Bir yıllık süre boyunca geçerli olan ve yerel yönetimlerde iyi yönetişim kültürünün sembolü olarak görülen Marka’ya bu yıl 2 Büyükşehir 4 İlçe Belediyesi layık görüldü. 

Türkiye’de Argüden Yönetişim Akademisi koordinatörlüğünde, Avrupa Yerel Demokrasi Derneği ve Altınbaş Üniversitesi ile oluşturulan Ulusal Platform önderliğinde verilen Marka’yı 2024 yılı sonuna kadar kullanım hakkı elde eden belediyeler Ankara Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Bağcılar, Gebze, Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri oldu.

Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası belediyelerde iyi yönetişim kültürünü güçlendirmeyi ve 12 iyi yönetişim ilkesinin yerel yönetimlerin işleyişinde her kademede benimsenmesini hedefliyor. Türkiye’de ilk kez 2022 yılında verilen Marka’yı 1 yıl kullanma hakkı elde eden belediyeler Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri olmuştu. 2023 yılında 9 belediyenin başvurduğu değerlendirme süreci sonunda 2024 yılı sonuna kadar Marka’yı kullanma hakkı elde eden belediyeler Ankara, Eskişehir, Bağcılar, Gebze, Sultanbeyli ve Şişli Belediyeleri oldu. Gerçekleştirdikleri çalışmalar ve verdikleri taahhütler göz önünde bulundurularak Marka’yı kullanma hakkını elde eden belediyeler, başvurularını yenilemeleri ve Bağımsız Jüri’den onay almaları takdirde sonraki dönemlerde de Marka’yı kullanmaya devam edebiliyor.

2023-2024 dönemi Marka başvuruları Argüden Yönetişim Akademisi, Avrupa Yerel Demokrasi Derneği ve Altınbaş Üniversitesi tarafından oluşturulan Bağımsız Jüri tarafından değerlendirildi. İyi yönetişim ve yerel yönetimler konularında yetkin ve uzman üyelerden oluşan jüride; emekli vali ve bürokratlar, siyaset bilimi profesörleri, iyi yönetişim uzmanları yer aldı.

14 Aralık’ta Altınbaş Üniversitesi Gayrettepe Kampüsünde gerçekleşen törende kazanan 6 belediye açıklandı. Törenin açılış konuşmalarını Avrupa Konseyi İyi Yönetişim Uzmanlık Merkezi Başkan Yardımcısı Niall Sheerin, Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı ErhanAvrupa Yerel Demokrasi Derneği (ALDA) Genel Sekreteri Antonella Valmorbida, ve Argüden Yönetişim Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden yaptı.

Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası’nın Türkiye’de ikinci kez belediyelerle buluşmasından mutluluk duyduklarını ifade eden Avrupa Konseyi İyi Yönetişim Uzmanlık Merkezi Başkan Yardımcısı Niall Sheerin “ELoGE yerel yönetimler için bir ayna niteliğinde. Bugün, Marka’yı 1 yıllığına almaya hak kazanan belediyeleri tanımakla kalmıyoruz, yerelde demokrasinin gelişimiyle yaşam kalitesini artırmak amacıyla başka belediyeleri de gelecek yıl başvurmaya davet ediyoruz” dedi.

Türkiye’de geliştirdikleri iş birliklerinin ALDA için her geçen gün daha da önemli olduğunu ifade eden Avrupa Yerel Demokrasi Derneği Genel Sekreteri Antonella Valmorbida “Belediyelerin yerelde iyi yönetişim konusunda çalışmalarını tanımak, ELoGE’yi vermek için Argüden Akademi ile iş birliği yapmaktan dolayı çok memnunuz” dedi.

Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan konuşmasında çözüm üreten belediyelerle birlikte olmaktan mutluluk duyduklarını belirtti. Erhan sözlerini şöyle sürdürdü: “Kent hayatının bir parçası olan insanların fikir ve istekleri dikkate alındığı takdirde iyi yönetişimden bahsetmek mümkün. Bu markayı almaya hak kazanan bütün belediye başkanlarımızı tek tek kutluyorum.”

Avrupa Konseyi tarafından Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası’nı Türkiye’de vermekle yetkilendirilen Argüden Yönetişim Akademisi’nin Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden “Kurumlarına güven duyulan bir toplum, yaşam kalitesi ve sürdürülebilir gelecek için kritik önem taşıyor. Demokrasinin beşiği olan yerel yönetimlerde iyi yönetişim kültürünün benimsenmesi Cumhuriyetimizin 2. yüzyılında kapsayıcı ve katılımcı demokrasinin ve toplumsal güveninin temel taşı olacaktır. Bu Marka stratejik ve bütçe hazırlama süreçlerine de katkı sağlayacaktır.” dedi.

Ödül töreninin ardından gerçekleştirilen panellerde kazanan belediyeler deneyimlerini ve iyi örneklerini paylaştılar.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş: “Benim sözüm şeffaflık ve hesap verebilirlik için toplumun her kesimi ile yakın çalışmaktı. Ankara Belediyesi sunduğu anlamlı bilgilerle vatandaşın güvenini kazanıyor. ELoGE almamız ülkemizdeki diğer belediyeleri de iyi yönetişim uygulamalarını teşvik edecek” dedi.

Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin Şişli belediyesi ile birlikte markayı almaya 2.kez hak kazandıkları için mutlu olduklarını ve bundan gurur duyduklarını belirtti. Hüseyin Keskin şunları söyledi: “Vatandaşın her kesiminin kararlara katılmasını teşvik etmek ve bu konuda çaba göstermek vatandaş güveni ve memnuniyetini artırıyor. Marka’ya her sene başvurmak sürekli gelişimi esas aldığımızın güzel bir göstergesidir.”

Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin: “Biz 5 yıl önce göreve gelirken hep söylediğimiz bir şey vardı. Katılımcı olacağız, şeffaf ve hesap verebilir olacağız, kapsayıcı olacağız. Öncü belediyelerden birisi olarak aldığımız Avrupa Yönetişim Markası, Komşu Masa ve Katılımcı Bütçe gibi birçok projemizin de yolunu açtı.”

Entegre Belediye Yönetişim Modeli©

Yaşam kalitesi için yönetişim kalitesinin artırılmasına yönelik çalışan Argüden Yönetişim Akademisi, Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası’nın (ELoGE) Türkiye’deki belediyeler tarafından alınması ve vatandaş merkezli yönetim anlayışının yaygınlaşmasına katkı sağlamak amacıyla Entegre Belediye Yönetişim Modeli© geliştirdi. Belediyeler bu Modeli uygulayarak demokratik, idari ve mali yönetim süreçlerinin her aşamasında Avrupa Konseyi’nin belirlediği iyi yönetişim ilkelerini bütünsel ve etkin biçimde hayata geçirebilecekler. Böylece yerelde sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma ile vatandaşların yaşam kalitesine daha fazla katkı yapma fırsatını yakalayacaklar.

Belediye Yönetişim Karnesi 2023 Yayınlandı

Dr. Yılmaz Argüden’i 30 yıla yakın süredir tanırım… Derinlikli ve zengin bir kariyere sahiptir… Tüm okuduğu okulları ve tabii Boğaziçi’ni birincilikle bitirmiştir. ARGE’nin kurucusudur; Argüden Yönetişim Akademisi, BÜMED, DEİK, KalDer, ÖSGD, SEV, TEGV, TESEV, TÜSİAD, UN Global Compact, YDD, YKKD gibi kuruluşlarda onun imzasına rastlarsınız; 70’ten fazla şirketin yönetim kurulu üyeliği gibi hayli zor görevlere soyunmuştur… Tüm bu başarıların bizce zirvesi ise ilki 2018 yılında yayınlandıktan sonra 2023 içinde hazırlanmış olan Belediye Yönetişim Karnesi’dir…

Çarşamba akşamı Yılmaz Bey araştırmayı yürüten hocalarla birlikte 37 İstanbul İlçe Belediyesinin Yönetişim Karnesi’ni sundu… Belediyelerin halka açık belgelerinden yola çıkarak 227 kriter araştırılmış ve belediyelerin aynı kriterlerde 2018’deki durumlarıyla kıyaslama yapılmış… Projenin sponsorları ise olaya dâhil oluş tarihlerine göre şöyle sıralanmış: TIRSAN, Çalık Holding, Borusan, Garanti BBVA, Altınbaş Üniversitesi, Akkök Holding, Gulman Group, ARGE. Araştırmaya şu adresten ulaşmak mümkün: https://belediyekarnesi.argudenacademy.org. Bu araştırmalara ve modele aşina olmadan belediyeciliğe soyunmamakta yarar var…

Ali Saydam, Yeni Şafak
13 Ocak 2024

Afetten Kalkınmaya
Sivil Etkileşim

Kaliteli yaşam ve sürdürülebilir bir gelecek oluşturmak amacıyla faaliyet gösteren Argüden Yönetişim Akademisi, afet öncesinden sonrasına tüm karar ve uygulama süreçlerinde iyi yönetişimi gözeten ve sivil etkileşimin artmasını hedefleyen Sivil Etkileşim Değerlendirme Modeli©ni geliştirdi. “Afetten Kalkınmaya Sivil Etkileşim” (AKSE) projesi kapsamında geliştirilen Model, 9 Mayıs Perşembe günü, İstanbul’da kamu kurumlarının, STK’ların ve akademik kurumların temsilcilerinin katılımı ile gerçekleşen toplantıda tanıtıldı.

Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Türkiye Mozaik Vakfı’nın sağladığı Kahramanmaraş Depremi Doğrudan Destekler Fonu desteği ile hayata geçirilen proje, afetten etkilenen 11 şehirde iyileştirme ve yeniden yapılanma süreçlerinde iyi yönetişim ilkelerinin uygulanmasıyla, sürdürülebilir kalkınma ve yaşam kalitesinin etkin şekilde tesis edilmesini amaçlıyor.

Bu kapsamda proje, kamu yetki ve kaynaklarının kullanımının iyi yönetişim kültürüne dayalı ve toplum temelli işlemesine katkı veriyor. “Ölçmediğini geliştiremezsin” anlayışı ile geliştirilen ve sivil toplum başta olmak üzere tüm paydaşlar tarafından kullanılabilecek Sivil Etkileşim Değerlendirme Modeli©, afet öncesinden sonrasına tüm karar ve uygulama süreçlerinde şeffaflık, kapsayıcı ve anlamlı bir katılımcılık anlayışının etkin olarak uygulanmasına yardımcı olmayı hedefliyor.

Afet sonrası kalkınma ve yeniden yapılanma “nasıl” mümkün olabilir?

Modelin tanıtıldığı Afetten Kalkınmaya Sivil Etkileşim etkinliğinin açılış konuşmasını yapan Argüden Yönetişim Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden, afet sonrası kalkınma çalışmalarında yalnızca acil ihtiyaçları karşılamanın yeterli olmadığını ve uzun vadeli kalkınma hedeflerinin de gözetilmesi gerektiğini belirtti.

Dr. Argüden ayrıca, “Tabii afetler kaçınılmaz, ancak afete hazırlık, dayanıklı bir gelecek için yatırımdır. Fikri hazırlık, eğitim ve tatbikat hayat kurtarır, gelecek için planlama ise yeniden yapılanmanın hızını ve kalitesini artırır. Tüm bu süreçlerde kapsayıcı ve anlamlı bir katılımcılık anlayışını hayata geçirmek ise toplumsal güveni artırır; kaynak oluşturma ve uygulama etkinliğini geliştirir. Sivil etkileşim, bilinçli bireyler ve dayanıklı bir toplum oluşturur. Afet öncesi ve sonrası tüm süreçlerde iyi yönetişim ve sivil etkileşimin gelişmesiyle gelecekteki afetlere karşı daha dayanıklı bir toplum ve yaşanabilir şehirlerin oluşturulmasını amaçlıyoruz.” dedi.

Kahramanmaraş Depremi Doğrudan Destekler Fonu’nun iş birliği ortaklarından Sivil Toplum için Destek Vakfı Genel Müdürü Betül Selcen Özer açılış konuşmasında, “Bu modelin sivil toplum iletişimine özellikle yeniden inşa konusunda önemli bir alan açacağını düşünüyorum. İyi yönetişime dayalı, kamu, STK ve özel sektörü kapsayarak, aktif yurttaş katılımını teşvik etmesi ve veriye dayalı olması bu projeyi bizim için özel kılıyor.” dedi.

Proje ekibinden Argüden Yönetişim Akademisi AKSE Proje Koordinatörü Dr. İnan İzci ve Argüden Yönetişim Akademisi AKSE Araştırma Koordinatörü Dr. Erkin Erimez ise etkinlikte gerçekleştirdikleri sunumlarında Model’in bir değerlendirme aracı olarak nasıl kullanılabileceğini vurguladı. Dr. İzci, “Sunulan model yürütülen iyileştirme ve yeniden yapılanma çalışmalarının daha bütünsel, kapsayıcı ve etkin sonuçlar üretmesine yardımcı olacaktır. Bunun için tüm toplum ile kamu, özel ve sivil toplum sektörlerinin el ele vermesi ve güven içerisinde hareket etmesini desteklemek öncelik taşıyor.” dedi. Modelin işleyiş ve puanlama sistematiğini anlatan Dr. Erimez, ise konuyla ilgili, “Modelimizin en öne çıkan özelliği şeffaflık ve hesap verilebilirlik yaklaşımını benimsemesi. Kaynakların sınırlı olduğunu bilerek, önceliklerimizi belirlememiz gerekiyor. Ancak kapsayıcı katılımcılık ve kaynakların doğru yönetimi ile gelişebilir ve iyileşebiliriz.” dedi.

Modelin tanıtımının ardından Dr. İnan İzci’nin moderatörlüğünde gerçekleşen Afetten Kalkınmaya Sivil Etkileşim Paneli’nde İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Araştırmacı ve Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Adaman, 8artı Kentsel Tasarım ve Danışmanlık Kurucu Ortağı Doç. Dr. Sertaç Erten, TESEV İyi Yönetişim Danışmanı Fikret Toksöz ve Dr. Erkin Erimez konuşmacı olarak yer aldı.

Sivil Etkileşim Modeli Türkiye’de ve Dünyada İlgi Çekiyor

2024 yılında kurumlara duyulan güveni geliştirmek, küresel ölçekte bir öncelik haline geldi. Bu kapsamda Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos 2024 toplantısında ana gündem “Güveni İnşa Etmek” olarak belirlenirken, OECD de benzer bir yaklaşımı benimseyerek, güven inşasını öncelikli bir konu olarak ele aldı ve “Güven İnşa Etmek ve Demokrasiyi Güçlendirmek” Global Forumu oluşturdu. OECD’nin bu yıl yayımladığı 2024 Güven Anketi’nde ise, pek çok ülkede vatandaşların ulusal hükümetlerine duyduğu güvenin düşük seviyelerde olduğu açıklandı. Bu seneki Ekonomi Nobel Ödülü de “Kurumlara duyulan güven ile toplumsal refah” ilişkisi üzerine çalışan Daron Acemoğlu ve arkadaşlarına verildi.

OECD Yönetişim Direktörü Elsa Pilichowski, Global Forumda OECD Güven Anketi’nin sonuçlarını paylaştı. Anket, ulusal hükümetlere duyulan güvenin genel olarak düşük bir seviyede olduğunu ve giderek azaldığını ortaya koyuyor. Pilichowski, sonuçların ulusal hükümetlere olan güveni artırmanın ne kadar kritik bir ihtiyaç olduğunu gösterdiğini vurgularken, bu hedefe ulaşmak için atılması gereken somut adımların henüz belirli olmadığına dikkat çekti. Bu doğrultuda Akademi tarafından geliştirilen Sivil Etkileşim Modeli©’ne referans vererek, güven inşasında izlenecek adımları ölçmeyi ve somutlaştırmayı sağlayan bu Modelin önemine de dikkat çekti.

OECD Global Forumu: Güveni Yeniden İnşa Etmek

OECD 2024 Global Forumu’nun ana gündem maddesi “Güvenin Yeniden İnşası” oldu. OECD Kamu Yönetişimi Direktörü Elsa Pilichowski, forumda OECD Güven Anketi’nin sonuçlarını paylaştı. Anket, ulusal hükümetlere duyulan güvenin genel olarak düşük bir seviyede olduğunu ve giderek azaldığını ortaya koyuyor.

Pilichowski, sonuçların ulusal hükümetlere olan güveni artırmanın ne kadar kritik bir ihtiyaç olduğunu gösterdiğini vurguladı. Bu hedefe ulaşmak için sadece daha kaliteli hizmet sunmanın yetmediği, vatandaşlar ile etkileşimin de hizmet kalitesi kadar önemli olduğunu söyledi ve bu konuda atılması gereken somut adımlar için henüz net bir yol haritası olmadığına dikkat çekti. Bu doğrultuda Akademi tarafından geliştirilen ve güven inşasında izlenecek adımları ölçmeyi ve somutlaştırmayı sağlayan Sivil Etkileşim Modeli© kitabının dikkatle okunmasını önerdi.

Dr. Yılmaz Argüden: Kurumlarına Güven Duyulan Toplumlarda Refah Yüksek Oluyor

Dr. Yılmaz Argüden, CNBC-e’de Şafak Tükle’nin sunduğu Para Ekranı programına konuk olarak, güven kültürünün inşasında iyi yönetişimin rolünü ele aldı. Kurumlara duyulan güvenin, toplumların yaşam kalitesini geliştirmek için temel bir gereklilik olduğunu belirtti.

Dr. Argüden, kapsayıcı, katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir bir anlayış ile güven kültürü oluşturmanın sürdürülebilir bir gelecek inşa etmenin temeli olduğunu vurguladı.

Dünyada da öncelik haline gelen “Güven kültürünü geliştirmek” konusuna odaklanan Akademi’nin etki araştırmaları ve eğitim programları ile toplumun her kesiminde iyi yönetişim kültürünün benimsenmesi için çalıştığını ifade etti.

Ekonomim Gazetesi, 11 Kasım 2024.

Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası Türkiye’de Yaygınlaşıyor

Avrupa Konseyi’nin Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası (ELoGE), 2024 yılı sonuçları açıklandı. Yerel yönetimlerde iyi yönetişim kültürünün sembolü olarak görülen Marka, bu yıl 5 Büyükşehir Belediyesi, 2 İl Belediyesi ve 6 İlçe Belediyesi’ne takdim edildi. 2025 yılı sonuna kadar Marka kullanım hakkı elde eden belediyeler, Avrupa Konseyi’nin Türkiye’de markayı vermekle yetkilendirdiği Argüden Yönetişim Akademisi’nin koordinatörlüğünde; Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), Avrupa Yerel Demokrasi Derneği (ALDA) ve Altınbaş Üniversitesi’nin katılımıyla oluşan Ulusal Platform’un belirlediği bağımsız jüri tarafından değerlendirilerek belirlendi.

Avrupa Konseyi tarafından, iyi yönetişim kültürünü benimseyen ve geliştirmeyi taahhüt eden yerel yönetimlere verilen Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası (ELoGE), 12 Aralık Perşembe günü, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ev sahipliğinde gerçekleşen törende, on üç belediyeye takdim edildi.

Geçen yıl iki Büyükşehir Belediyesi ve dört İlçe Belediyesi, yerel yönetimlerde iyi yönetişim kültürünün sembolü olarak kabul edilen Marka’yı kullanma hakkı kazanmıştı. Bu yıl ise gerçekleştirilen çalışmalar ve verilen taahhütler doğrultusunda Marka kullanım hakkı, beş Büyükşehir Belediyesi, iki İl Belediyesi ve altı İlçe Belediyesi’ne verildi. 2025 yılı için Marka’yı kullanma hakkını elde eden belediyeler; Adana, Amasya, Ankara, Avcılar, Bağcılar, Balıkesir, Eskişehir, Etimesgut, Gaziantep, Kadıköy, Melikgazi, Niğde, Sultanbeyli Belediyeleri oldu.

ELoGE başvuru süreci, Avrupa Konseyi’nin Türkiye’de markayı vermekle yetkilendirdiği Argüden Yönetişim Akademisi’nin koordinatörlüğünde; Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), Avrupa Yerel Demokrasi Derneği (ALDA) ve Altınbaş Üniversitesi’nin katılımıyla oluşan Ulusal Platform tarafından yürütüldü. Başvurular, Avrupa Konseyi’nin belirlediği kriterler çerçevesinde, deneyimli bürokratlar, akademisyenler ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan bağımsız bir jüri tarafından değerlendirildi.

Törende açılış konuşmalarını; Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Yönetişim Uzmanlık Merkezi Başkan Yardımcısı Niall Sheerin, Avrupa Yerel Demokrasi Derneği (ALDA) Yönetim Kurulu Üyesi Mario Žuliček, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Şengül Altan Arslan ve Argüden Yönetişim Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden gerçekleştirdi. Konuşmaların devamında Jüri Komitesi Temsilcisi, E. Vali Enver Salihoğlu, Argüden Yönetişim Akademisi Akademik Kurul Üyeleri Dr. Erkin Erimez ve Dr. İnan İzci’nin gerçekleştirdiği Marka Bilgilendirme Sunumu’nun ardından, belediyelere Marka’nın takdimi yapıldı.

Belediyelerin Yönetişim Yolculuğu

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Şengül Altan Arslan; “Yerel yönetimlerin toplum nezdindeki güvenilirliği ancak; karar alma süreçlerinin katılımcı, hizmetlerin kapsayıcı ve uygulamaların şeffaf olmasıyla inşa edilebilir. TBB olarak, bu değerleri yaygınlaştırmak için çaba harcıyor ve bu konuda emek veren beledilerimize rehberlik veriyoruz. Avrupa Konseyi tarafından geliştirilen ve birliğimizin amaçları ile örtüşen ELoGE’un, ülkemizdeki uygulama sürecine, Türkiye Belediyeler Birliği olarak ortak olmaktan memnuniyet duyuyoruz.” dedi.

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Yönetişim Uzmanlık Merkezi Başkan Yardımcısı Niall Sheerin; “Türkiye’de Argüden Yönetişim Akademisi’nin koordinatörlüğünde yürütülen ELoGE programı, belediyelerin yönetişim kapasitelerini geliştirmeyi hedefleyen önemli bir girişim. Marka kullanım hakkının üç yıl içerisinde 2’den 13’e çıkması Türkiye’de yerel yönetimlerin yönetişim kapasitelerini geliştirmeye yönelik güçlü bir irade sergilediklerini ve demokratik yönetişim ilkelerine verdiği önemi ortaya koyuyor. Bu süreç, belediyelerin kendi performanslarını iyileştirmelerine ve toplumla daha güçlü bir bağ kurmalarına zemin hazırlıyor. Bu yıl Türkiye Belediyeler Birliği’nin de ELoGE sürecine katılım göstermesinden mutluluk duyuyoruz.” dedi.

Avrupa Yerel Demokrasi Derneği (ALDA) Yönetim Kurulu Üyesi Mario Žuliček, “Demokrasi, toplumsal gelişim ve sürekli iyileşme sürecini ifade eder. Bu süreçte yerel yönetimler, toplumda değişimin öncüleri olarak önemli bir rol üstleniyorlar. Bu doğrultuda ELoGE, belediyelere kendi yönetim sistemlerini değerlendirme ve iyileştirme fırsatı sunarak, yönetim süreçlerinde etkinliği artırmayı amaçlıyor. Ayrıca ELoGE, insan haklarının güçlendirilmesi, şeffaflık ve etik ilkelerin benimsenmesi gibi temel demokratik değerleri desteklemektedir. ALDA olarak biz de bu değerleri destekliyor ve yerel yönetimlerin demokratik süreçlerini iyileştirmeleri için çalışıyoruz.” dedi.

Argüden Yönetişim Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz ArgüdenAvrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası (ELoGE), yerel yönetimlere iyi yönetişim yolculuklarında önemli bir yol haritası sunuyor. ELoGE sürecine yeni katılan belediyelerimizin yanı sıra, üç yıldır bu sürecin içinde yer alarak yönetişim seviyelerini her geçen gün daha da ileri taşıyan belediyelerimizin başarısı, ülkemizde güven kültürünün benimsenmesi adına önemli bir gelişimi ifade ediyor. Markayı 2025 yılı için kullanmaya hak kazanan tüm belediyelerimizi kutluyoruz.” dedi.

Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası (ELoGE) nedir?

Avrupa Yönetişim Mükemmelliği Markası (ELoGE-European Label of Governance Excellence), iyi yönetişim ilkelerine uygun hareket eden ve bu anlayışı sürekli olarak geliştirmeyi taahhüt eden belediyelere sunulan bir markadır. Avrupa Konseyi tarafından geliştirilen ve 2022’de Türkiye’nin de dahil olmasıyla 46 Avrupa ülkesinin 23’ünde verilmeye başlanan Marka, iyi yönetişim ilkelerine dayanarak, kamu kurumlarında iyi yönetişim kültürünü yaygınlaştırmayı, kalite standartları oluşturmayı ve yenilikçi uygulamaları teşvik ederek güçlendirmeyi amaçlar.

ELoGE çerçevesi, iyi yönetişim ilkeleri ve 97 gösterge ile farklı ülkelerde uygulanabilecek bir esneklik sunar. Bu göstergeler aracılığıyla her yıl iyi yönetişim ölçülmekte ve sürekli gelişim sağlanmaktadır. Kurumları iyi yönetişimde mükemmellik yolculuğuna davet eden Marka, iç işleyişi sürekli iyileştirmenin önünü açıyor ve yerel yönetimlerde iyi yönetişim ilkelerinin hayata geçirilmesine katkı sağlıyor. Söz konusu ilkeler; katılım, temsiliyet, adil seçimler, duyarlılık, etkililik ve verimlilik, açıklık ve şeffaflık, hukukun üstünlüğü, etik davranış, yetkinlik ve kapasite, yenilik ve değişime açıklık, sürdürülebilirlik ve uzun vadeli yönelim, sağlam mali yönetim, insan hakları, kültürel çeşitlilik ve sosyal kaynaşma ile hesap verebilirlik olarak sıralanıyor.

Argüden Yönetişim Akademisi Hakkında
Argüden Yönetişim Akademisi kamu, sivil toplum, özel sektör ve uluslararası kurumlarda yönetişim kalitesini artırmaya adanmış bir vakıftır. Akademi, yaşam kalitesini geliştirmek ve sürdürülebilir bir gelecek oluşturma amacıyla çıktığı yolculukta yönetişim kalitesini geliştirerek kurumlara duyulan güveni artırmayı görev ediniyor. İyi yönetişim kültürünün gelişimi ve yayılımında “mükemmeliyet ve ilk başvuru” adresi olmak ülküsüyle; 7’den 77’ye her yaş grubuyla, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları ve uluslararası organizasyonların liderleriyle bir araya geliyor.

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB)
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), 1945 yılında belediyecilik alanında faaliyet göstermek üzere kamu yararına bir dernek olarak kurulmuş ve belediyelerin hak ve menfaatlerini dernek çatısı altında korumaya yönelik olarak belediyecilikle ilgili faaliyetlerini 57 yıl dernek statüsünde sürdürmüştür. Türkiye’deki bütün belediyeleri tek çatı altında toplamak amacıyla Bakanlar Kurulunun 21 Ağustos 2002 tarih ve 2002/4559 sayılı kararıyla mahalli idare birliği statüsüne kavuşmuştur. 28.09.2005 tarihinde TBB Tüzüğü’nün İçişleri Bakanlığınca onaylanmasıyla TBB, ulusal ve uluslararası düzeyde belediyeleri temsil etme yetkisine sahip ve bütün belediyelerin doğal üyesi olduğu tek mahalli idare birliği özelliğine kavuşmuştur.

Avrupa Yerel Demokrasi Derneği (ALDA)
Avrupa Yerel Demokrasi Derneği, 1999 yılında Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin girişimiyle kurulan üyelik tabanlı bir kuruluştur. ALDA, yerel düzeyde iyi yönetişimin ve vatandaş katılımının teşviki üzerinde çalışmakta olup, Avrupa Birliği ve Çevresinde yerel yönetimler ile sivil toplum arasındaki iş birliğini kolaylaştıran faaliyetlere odaklanmaktadır.

Altınbaş Üniversitesi
200​8 yılında Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından “İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi” adıyla kurulmuş olan bir vakıf üniversitesidir. 2011-2012 öğretim döneminde eğitime başlamıştır. 2017 yılında yapılan isim değişikliğiyle, faaliyetine “Altınbaş Üniversitesi” adıyla devam etmektedir. Evrensel bilgiye değer katan güçlü akademik kadrosu, uluslararası yapısı ve birliktelikleri ile öğrencilerin ufkunu sürekli geniş tutmalarını sağlayan, girişimci, yenilikçi ve rekabetçi bir üniversite vizyonuyla eğitim olanaklarını artırıyor ve mezunlarıyla profesyonel iş dünyasındaki yerini güçlendiriyor.

Türkiye’ye “Kalite’yi” Getiren
Toplumsal Öncü

Dr. Argüden, Türkiye’ye kaliteyi getirme tutkusuyla toplumsal öncü olarak görülüyor.

Birileri “Kalite” İşini Omuzladı Gidiyor

Toplumsal öncüler bazen çok önemlidir. Onlar toplumları motive ederler, uzun süre yalnız da olsalar mücadeleyi sürdürürler bazen başarısız olsalar da çoğu zaman başarırlar. Atatürk bir toplumsal öncüdür. Ve hiçbir toplumsal öncü ile mukayese edilmeyecek kadar önemli işler yapmıştır.

Eleştirilen yönleri bulunsa da Turgut Özal bir toplumsal öncüdür. Tartışılır başka örnekler de verilebilir. Atatürk gibi tartışılmaz toplumsal öncüler zor çıkar.  Türkiye’de kalitenin gelişmesi için çalışıp didinen insanlara da toplumsal öncü misyonu yüklenebilir.

Bunların arasında Yılmaz Argüden isimli biri vardır ki yıllardır hayatın her alanında kalitenin yükselmesi için çırpınır durur. Hatta bu işlere başladığında yakın çevresinden çoğu insan yaptığının bir “kendini tatmin işi” olduğunu bile söylemişlerdi.

Oysa O direndi. Ve Türkiye’de hayatın her alanında kaliteyi tartışılır hale getirdi.

Argüden ve arkadaşları siyasette, iş dünyasında kaliteyi tartışmaya açtılar. Son dönemde bu olay yavaş yavaş toplumsal bir özellik taşıyor. Özellikle bu yıl KOBİ’ler için yeni bir kalite ödülünün konulması fikri işin  toplumsallığını daha da canlandıracaktır.

Argüden ve arkadaşlarının ülke çapında başlattıkları “Ulusal Kalite Hareketi”ne herkesin bir katkı vermesi, daha iyi bir gelecek için şarttır.

21.12.1998